Benliğin dağını, bu gönül aşar,

Seherde açılan bir gül müsün sen?
Sen dinle feryâdımızı,

Benliğin dağını, bu gönül aşar,
Benim Sevdiğimi, kim görse şaşar;
Eğer ayaklarım, deprenmez ise,
Gözümün görgüsü, ardına koşar.

Aşkı olmayana, târîf-edemem,
Giriftâr-olana, hayıf edemem;
İçimden Söyliyen, eyledi vekîl
Ben kendikendime, hâtif edemem.

Kalbim mekânıdır, kuvvet Onundur,
Bizlere edilen himmet, Onundur;
İşine muhtârdır, hâkim kendisi,
Saltanat Onundur, devlet Onundur.

Bu hâli bilmiyen, bizlere güler,
Hakaaret ederek, dişini biler;
Kulun irâdesi, (cüz’)değil midir?
Tanrı, ettiğini, bilerek eyler.

(Emre) ikmâl-etti, (aciz) ilmini,
Onun için sever, her olan dîni;
Yüzünü görünce, ateşe yaktı,
Bütün benliğini, kibirle kîni.

Kendikendisini, eyledi teslîm,
Fenâfillâh-oldu, olmuştur sâlim;
Mevlâ, dâim söyler, hem dahî ister,
Duyup dinleyenden, bir (kalb-i selim).

Zapteden: Fuzûle Tezcan.
Ceyhan, Saat:12.40


7.1.1963