Beni meftûn etti, elâ gözlerin,

Gönül! senin midir, bu mülk ile mal?
Senden doğar, olur, başına zelber, (1)

Beni meftûn etti, elâ gözlerin,
Canı unutturdu, tatlı sözlerin;
Ciğerimi çatır çatır yakıyor
Muhabbetten tahsîl olan közlerin.

Nerelere gitti, bu iki cihan?
Yansa, unutturur, bakışın her ân;
Sevgilerin, acep, senin, sel midir?
Her yanımı sardı, sanki bir tûfan.

Sevdâ mıdır, aşk mı, yoksa, muhabbet?
Gelip de bulaştı, gönlüme illet;
Başımdan aşağı, yine garkoldum,
Gemi inşâ eden Nûh, alsın ibret.

Onu meşgul eden, dünyâ suyuydu,
Âdeme verilen, Mevlâ huyuydu;
(Gemi)ye binince, görürdü güneş,
Beni hapseyleyen, Yûsuf Kuyuydu.

Gözümü bağladı, iki dudağa,
Gönlümü döndürdü, dönen yanağa;
Derilerim değil, canım gerildi,
Mesîh Îsâ gibi, canlı çarmağa. (1)

Tecellî fışkırır, gözümden, (hayâ),
Vücûdum var imiş benim de gûyâ…
Can, günde bin kerre, ölür, dirilir,
Gelsin de seyretsin, Hazreti Yahyâ.

Bâzı, gelir sarar deryâ-yı hasret,
Âdem, Havvâ gibi, ederim hayret;
Gökyüzünde melek gözyaşı döker,
Dosta kavuşmaya, ederim gayret.

Bâzı, âşık olur, bâzı da Mâşuk,
Birbirine bu hâl, dâim karışık;
İsteyen gözlerden, gaflet giderse,
Hâl, karanlık değil, dâimâ ışık.

Bu hâl ile vardı, Mevlâya, Mûsâ,
Aşk ile yürüdü, (Diyö)ye, Îsâ; (2)
Cânânı gören kuş, (Zümrüt) kuşudur,
(Emre)! nasıl baksın, görmez, yarasa.

Gözü âmâ olur, onu görünce,
Öyle verilmiştir, karanlık gece;
Benim gibi ümmî, nasıl okusun?
Harfi öğrenmiyen, edemez hece.

Zapteden: Selim Akgül.
Saat:15.40


(1) Çarmak = Çarmıh.
(2) Diyö = Allah. 23.4.1955