Âşıkların seni, seyrân eylemiş,
Tahammülsüz kalıp, üryân eylemiş;
Gözündeki olan, muhabbet için,
Kendi canlarını, vîrân eylemiş.
Nice hayat değer, melûl bakışın…
Aşk taksîm ediyor, o hilâl kaşın;
(Arş-ı Âlâ) diye, târîf ederler,
Onlardan da yüksek, o senin başın.
Birçok ilimleri, göstermez, saklar,
Her dâim görüyor, seni, ayıklar;
Zâhir âlimleri, gökte biliyor,
Acep nasıl yürür, cansız ayaklar?..
İnsan aklı ile, anlamak müşkül,
Tekrar ateş almaz, ocaktaki kül;
Aşka bürünerek, işâret eder,
Güle âşık olup, şakıyan bülbül.
Tutulanın aklı, oluyor tebdil,
Hâli bildiremez, yetmişiki dil;
Güneşin doğması, gözler ışığı;
İstifâde etmez, olanlar alîl.
Yârabbî! bunların gözlerini aç,
Aşkından başkası, olmuyor ilâç;
(Emre), tatlı canı, senin yolunda,
Dâim yürüyerek, eyledi, haraç.
Zapteden: Fuzûle Emre
Saat:10.00
22.3.1955